Dünyanın her tarafında artarak devam eden UFO gözlemleri ve karşılaşmaları değişik sosyal çevrelerden ve mesleklerden insanlar tarafından rapor edilmekte. Bu gruplardan en önemlilerinden biri de , özel eğitim görmüş üst düzey askeri kuvvet mensupları.
Türkiye’de de, askeri çevrelerden UFO’larla yakın karşılaşma deneyimi yaşamış değerli subaylarımız var. Bunlardan biride Emekli Yarbay Bülent Platin. Sayın Platin, 500 den fazla askerden oluşan topçu alayıyla birlikte yaşadıkları UFO olayını Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi yetkililerine anlattı;
Em. Yarbay Bülent Platin: “Ben, 2001 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinden Yarbay rütbesiyle emekli oldum.
1983 yılında Topçu Teğmen olarak, Edirne İl’i Keşan ilçesinde görev yapmaktaydım. Birliğimiz Keşan ilçesinin İzzetiye köyü yakınında konutlanmıştı. O zamanki adı: “4. Piyade Tümeni Topçu Alayı” idi.
Size 1983 yılı Mayıs ayında gözlemlediğimiz uçan daire olayını anlatmak istiyorum. Ben Tabur nöbetçi subayı idim. Akşam yoklaması alınmak üzere 17:30 da bütün birlikler toplanma alanına gelmiş ve akşam yoklaması alınmıştı. Hava henüz daha kararmamış, gün ışığındaydık. Yoklama alındıktan sonra, akşam yemeğine gitmek üzere birlikler serbest bırakılmıştı. Bu sırada askerler koşarak benim yanıma gelerek “Komutanım, yukarıya bakar mısınız?” diye beni ikaz ettiler ve bana, havada asılı gibi hareketsiz duran disk şeklindeki garip cismi gösterdiler.
Ben hemen onun bir uçan daire olduğunu anlamıştım. Cisim, şekilde de görüldüğü gibi disk şeklinde idi ve ortasında başka bir daire şeklinde bölüm vardı. Kuyruğu, kanatları yoktu, dünyada bilinen hiçbir uçan araca kesinlikle benzemiyordu. Bize ve yere çok yakındı. Havada mesafe tahmini yapmak zor ama yaklaşık bir kilometreden daha az bir mesafe vardı aramızda. Cismin çapının 40-50 metre kadar olduğunu tahmin edebiliyordum. Cismin içindeki daire altı eşit eşit parçaya bölünmüş ve sırasıyla bir parçası ışıklı, diğer parçası ışıksızdı. Yani üç bölümünde ışık vardı.
Ben askerklere hemen bir fotoğraf makinesi getirmelerini söyledim. Bu arada biz, (ben ve 500’den fazla asker) çıplak gözle seyretmeye devam ediyorduk. Tüm alaydaki askerler, hepimiz çok etkilenmiştik ve şaşkınlıkla cismi izliyorduk. Saat 17:50 suları idi. Bir asker bana bir el dürbünü getirdi. Ben dürbünle seyretmeye devam ediyordum. Bu arada cisim yerinde duruyordu, havada öylece asılı durmaktaydı. Bir kağıda resmini çizmeye başladım. İç bölümde ışık yanan yerleri çizerken, ışık yanan yerin her başımı kaldırıp baktığımda yer değiştirdiğini fark ettim. Sanki ortadaki disk dış bölümden bağımsız olarak dönüyor gibiydi. Bu garip cismi izlememiz 5-10 dakika kadar devam etti. Bu arada askerler fotoğraf makinesi bulamadıklarına dair bana haber verdiler.
Cisim hareketsiz durduktan sonra, daha sonra gökyüzünde yukarıya doğru hızla küçülmeye başladı. Ama hiçbir ses, ışık, duman ve jetlerin çıkardığı gibi iz falan çıkarmıyordu. O kocaman cisim sessiz bir şekilde gökyüzünde küçük bir nokta olup, gözden kaybolana kadar cismi dürbünle takip ettim.
O andan itibaren uçan daire olup olmadığına dair içimde olan şüphe tamamen kaybolmuş ve varlıklarından emin olmuştum. Çünkü gözlemimi tek başıma yapmamıştım, gün ışığında gözlemlemiştik ve en az 500 asker birden gözlemlemiştik.”
Birleşmiş Milletler Haberalma Özgürlüğü Kanunu ve İnsan Hakları Beyannamesi gereğince, kamuoyunun bilgisine sunarız...